A
Alper Akça
Misafir
Misafir
Öyle bir dönemdeyiz ki; her alanı doğrudan ya da dolaylı etkileyen finans sektörünün olumsuzluk yaratmadığı alan kalmamış gibi… Yemesinden, içmesine, temel barınma ihtiyacından, kültür sanata, köylüsünden, şehirlisine her kesimi derinden etkileyen, takip edemediğimiz, ayak uyduramadığımız ekonomik gel gitler yaşanıyor. Sadece tek tek ülkeleri değil tüm Dünyanın sürüklendiği bu negatif iklim, elbette ki kırılgan ekonomisiyle ülkemize de uğramış durumda. Uzun vadeli sosyal adalet için en önemli maddelerin başında gelen, herkes için eşit EĞİTİME ulaşmak git gide zorlaşıyor.
Böyle zamanlarda sadece devletten(kamudan) çözüm üretmesini beklemek gerçekçi değil. İdeali bu, ama bunun gerçekleşmediği noktada toplumsal aktörler olarak hızlıca aksiyon almalı ve sorunlarımıza bütünlükçü çözümler üretmek durumundayız. Eğitim hakkına ulaşamayan gençlik, “gelecek” hakkında söz sahibi de olamaz. Bu bir ülkenin başına gelebilecek en kötü sosyal sorunlardan biridir.
İşte bu noktada sosyal adaletin belki de en değerli ayağı olan BİREYİN gücü, sivil örgütlerin aksiyonları, AİLENİN dayanışma ruhu devreye girmeli. Konu eğitim olunca akan sular durmalı. Durumu müsait olan, “olmayan”a destek vermeli, maddi imkanlar seferber edilmelidir. Burs vermek bir gencin eğitim masrafını karşılamaktan öte; toplumsal fayda ve toplumsal huzur için atılabilecek en değerli eylem türü olabilir.
Ortalama vakıf ve özel üniversite ücretlerinin yıllık olarak yüz bin liraları bulduğu Türkiye’de, üniversitelerin ücretli veya düşük burslu kategorileri, birçok öğrenci için neredeyse erişilemez duruma gelmiş durumda.
Öğrenci aileleri şartlarını zorlayarak da olsa belli miktarlarda eğitim ücretini vermeye gönüllü olabiliyorlar. En azından bu ailelere ve gençlere şans vermek adına yüksek oranlı burs fırsatları sunulmalı her zamankinden önemli. Çünkü BURS desteği olmadan orta sınıf ailelerin eğitim finansmanında çıkmaza girmesi kaçınılmaz gözüküyor.
2002-2021 yılı verileri temel alındığında burs ve kredi ücretleri 13 katı aşan oranda artmış durumda. 2022 yılında bu oran dramatik şekilde yükselmiş. Tüketici fiyatlarındaki artışlar dikkate alındığında 2002 Ocak ayında 45 TL ile alınabilecek madde sepeti 2021 Ocak’ta 323 TL ile alınabiliyordu. Bu da burs/kredi alım gücünün 19 yılda iki katına çıktığı anlamına geliyor ki 2022 yılı sonunda yıllık %80’i aşan TÜİK enflasyonu bu oranlara dahil değil.
Öğrencilere verilen burs ve kredi ücretleri ise her sene bir önceki yıla göre artış gösteriyor. 2020 yılında 550 TL olan burs/kredi miktarı, 2021 yılında bir önceki yıla göre %18’e tekabül eden 100 liralık artışla 650 TL’ye çıkmış. 2022 yılında gelindiğinde ise burs verenlerin ortalama tercihi 1500-3000 TL ile enflasyona yetişme çabasında.
1. Üniversiteye gitmek eskisinden çok daha pahalıya mal oluyor.
2000 yılından bu yana, kamu, vakıf ve özel dahil dört yıllık öğrenim giderleri ve harçlar yıllık resmi enflasyona paralel ya da üzerinde artmıştır.Ebeveynler, çocuklarının üniversite eğitimine katkıda bulunmaya hâlâ çok değer verirken, ekonomik güçleri azaldığı için önem listesinin alt sıralarına inmiştir.
2. Aile desteği her geçen gün azalıyor.
Ebeveynler, çocuklarının üniversite eğitimine katkıda bulunmaya hâlâ çok değer verirken; kitap, kişisel ihtiyaçlar, harçlık, kültür sanat, cep telefonu giderleri gibi gençlerin gelişimi için çok önemli olan yan masraflarına katkıda bulunma gücü de son derece azaldı. Bu yüzden gençler kendileri çözüm üretmek yani çalışmak zorunda.
3. Üniversite yaşamının maliyeti artıyor.
Barınma, yemek, özel ihtiyaçlar, kültür sanat faaliyetleri, teknolojiyi takip için malzemeler, kitaplar, ulaşım. Bir üniversiteli için standart olan bütün bu şeyler, özellikle dijital araçlar daha pahalı hale gelmiş durumda.
4. Eğitim finansman seçenekleri giderek daralıyor.
Küresel resesyon ortamında, burs veren sayısındaki artış hızı burs talebine yetişemiyor.
Kasım 2022 – Microfon Kısa Makale / whitepaper –
The post
Nitelikli Eğitim İçin Eşitlikçi Finansman
Böyle zamanlarda sadece devletten(kamudan) çözüm üretmesini beklemek gerçekçi değil. İdeali bu, ama bunun gerçekleşmediği noktada toplumsal aktörler olarak hızlıca aksiyon almalı ve sorunlarımıza bütünlükçü çözümler üretmek durumundayız. Eğitim hakkına ulaşamayan gençlik, “gelecek” hakkında söz sahibi de olamaz. Bu bir ülkenin başına gelebilecek en kötü sosyal sorunlardan biridir.
İşte bu noktada sosyal adaletin belki de en değerli ayağı olan BİREYİN gücü, sivil örgütlerin aksiyonları, AİLENİN dayanışma ruhu devreye girmeli. Konu eğitim olunca akan sular durmalı. Durumu müsait olan, “olmayan”a destek vermeli, maddi imkanlar seferber edilmelidir. Burs vermek bir gencin eğitim masrafını karşılamaktan öte; toplumsal fayda ve toplumsal huzur için atılabilecek en değerli eylem türü olabilir.
Bugün eğitim finansmanındaki boşluk daha da belirginleşmiştir.
Ortalama vakıf ve özel üniversite ücretlerinin yıllık olarak yüz bin liraları bulduğu Türkiye’de, üniversitelerin ücretli veya düşük burslu kategorileri, birçok öğrenci için neredeyse erişilemez duruma gelmiş durumda.
Öğrenci aileleri şartlarını zorlayarak da olsa belli miktarlarda eğitim ücretini vermeye gönüllü olabiliyorlar. En azından bu ailelere ve gençlere şans vermek adına yüksek oranlı burs fırsatları sunulmalı her zamankinden önemli. Çünkü BURS desteği olmadan orta sınıf ailelerin eğitim finansmanında çıkmaza girmesi kaçınılmaz gözüküyor.
Son 20 yılda Burs ve Kredi Miktarları Nasıl Değişti?
2002-2021 yılı verileri temel alındığında burs ve kredi ücretleri 13 katı aşan oranda artmış durumda. 2022 yılında bu oran dramatik şekilde yükselmiş. Tüketici fiyatlarındaki artışlar dikkate alındığında 2002 Ocak ayında 45 TL ile alınabilecek madde sepeti 2021 Ocak’ta 323 TL ile alınabiliyordu. Bu da burs/kredi alım gücünün 19 yılda iki katına çıktığı anlamına geliyor ki 2022 yılı sonunda yıllık %80’i aşan TÜİK enflasyonu bu oranlara dahil değil.
Öğrencilere verilen burs ve kredi ücretleri ise her sene bir önceki yıla göre artış gösteriyor. 2020 yılında 550 TL olan burs/kredi miktarı, 2021 yılında bir önceki yıla göre %18’e tekabül eden 100 liralık artışla 650 TL’ye çıkmış. 2022 yılında gelindiğinde ise burs verenlerin ortalama tercihi 1500-3000 TL ile enflasyona yetişme çabasında.
Bir destekçi bile olsa bir öğrencinin hayatını değiştirmek mümkün !
1. Üniversiteye gitmek eskisinden çok daha pahalıya mal oluyor.
2000 yılından bu yana, kamu, vakıf ve özel dahil dört yıllık öğrenim giderleri ve harçlar yıllık resmi enflasyona paralel ya da üzerinde artmıştır.Ebeveynler, çocuklarının üniversite eğitimine katkıda bulunmaya hâlâ çok değer verirken, ekonomik güçleri azaldığı için önem listesinin alt sıralarına inmiştir.
2. Aile desteği her geçen gün azalıyor.
Ebeveynler, çocuklarının üniversite eğitimine katkıda bulunmaya hâlâ çok değer verirken; kitap, kişisel ihtiyaçlar, harçlık, kültür sanat, cep telefonu giderleri gibi gençlerin gelişimi için çok önemli olan yan masraflarına katkıda bulunma gücü de son derece azaldı. Bu yüzden gençler kendileri çözüm üretmek yani çalışmak zorunda.
3. Üniversite yaşamının maliyeti artıyor.
Barınma, yemek, özel ihtiyaçlar, kültür sanat faaliyetleri, teknolojiyi takip için malzemeler, kitaplar, ulaşım. Bir üniversiteli için standart olan bütün bu şeyler, özellikle dijital araçlar daha pahalı hale gelmiş durumda.
4. Eğitim finansman seçenekleri giderek daralıyor.
Küresel resesyon ortamında, burs veren sayısındaki artış hızı burs talebine yetişemiyor.
Burslar, insanlara eğitim alma fırsatı sunar. Günümüzde bir dış kaynaktan yardım almadan tabana yayılmış adil eğitim nerdeyse mümkün değildir.
Bu bağlantıyı görüntüleyebilmek için kayıt olmalı zaten üyeyseniz üye girişi yapmalısınız.
Kasım 2022 – Microfon Kısa Makale / whitepaper –
Bu bağlantıyı görüntüleyebilmek için kayıt olmalı zaten üyeyseniz üye girişi yapmalısınız.
The post
Bu bağlantıyı görüntüleyebilmek için kayıt olmalı zaten üyeyseniz üye girişi yapmalısınız.
appeared first on
Bu bağlantıyı görüntüleyebilmek için kayıt olmalı zaten üyeyseniz üye girişi yapmalısınız.
.
Bu bağlantıyı görüntüleyebilmek için kayıt olmalı zaten üyeyseniz üye girişi yapmalısınız.